Çocuk Edebiyatı

MİSLİ BAYDOĞAN TEBER’İN ZAMAN YOLCULARI / DEDE KORKUT VE YAĞMUR TAŞI KİTABI ÜZERİNE-Veli AY

MİSLİ BAYDOĞAN TEBER’İN ZAMAN YOLCULARI / DEDE KORKUT VE YAĞMUR TAŞI KİTABI ÜZERİNE-Veli AY

 

“Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne, Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız, Dede Korkut ağır basar.”(Ergin, 1969, X.) Muharrem Ergin’in Fuad Köprülü’den nakille Dede Korkut Kitabı’nın “Önsöz” bölümünde yer alan ifadesi.

“- Size bir hikâye anlatayım. Anlatayım anlatmasına da, evvela şunu iyi belleyin, bir hikâyede hem ağaç, hem hayvanat ve hem de insanoğlu olmadan olmaz. Bir de suyu, havayı, toprağı ve ateşi anlatmayan hikâyeye hikâye denmez. İyi bir hikâyede bunlar bir tamam vardır…” (Baydoğan, s.59) ifadeleri ile kitabını özetlemiş Misli Baydoğan Teber, hem de bir hikâyenin nasıl olması gerektiğine dair düşüncelerini Dede Korkut’un ağzından verivermiş.

Misli Baydoğan Teber’in Ötüken Neşriyattan Türk Edebiyatı/Roman kategorisinde Şubat 2020’de ilk baskısını yapan “Zaman Yolcuları” romanı üç yüz sayfadan oluşuyor. Çocuk edebiyatı niteliği taşıyan romanın renkli kapak çizimi, eserin asıl okur kitlesi olan çocuklara ulaşabilecek nitelikte. Okuyucu, romanın mekân ve kahramanlarını tanıtıcı, romanı özetleyici bir kapak tasarımı ile kitaba başlıyor.

Yirmisi gerçekliğe, on sekizi rüyaya dayanan otuz sekiz bölümden oluşan eserde kahramanlarımız zaman yolculuğunu rüyalar yoluyla gerçekleştiriyor. Gerçek hayatta(günümüzde) birbirlerinden habersiz olarak aynı çevrede yaşayan yedi farklı çocuk, romanın Dede Korkut ile birlikte asıl kahramanları. Rüyalarında zamanda yolculuk yaparak Dede Korkut’la tanışan çocuklar, ilk şaşkınlıklarını attıktan sonra kendilerine verilen Yağmur Taşı’nı bulma ve emaneti sahibine verme göreviyle baş başa kalırlar. Bilgesu, Alp, Karaca, Sevgi, Oğuzhan, Korcan ve Tanju ilk tereddütlerinden sonra -yaşamlarındaki farklı gelişmeler nedeniyle- bu görevi kabul ederler ve rüyalarında zaman yolculuğuna çıkıp olağanüstü yerlerde, olağanüstü kahramanlarla farklı maceralara atılırlar.

Rüyalar ülkesinde başta Dede Korkut olmak üzere mavi başlı bir erkek kurt olan Boz Yele; yüklü bir dişi kurt olan Ay Tolu; sarı gagalı, beyaz başlı, siyah bir kartal olan Sarı Tumşuk; kızıl benekli ceylan Altın Özök’le tanışıyorlar. Görevlerini tamamlama sürecinde kahramanlarımıza yardımcı olan bu kahramanlarla da hayvanların biz insanların dostları olduğu vurgulanmış.

Rüya bölümlerinde kahramanlarımız, pek çok farklı Türk destanının geçtiği mekânları keşfediyor ve oralardaki olağanüstü kahramanlarla tanışıyor. Kutsal Orman, Kaf Dağı, Aladağ, Kazılık Dağı, Ergenekon, Karnülbakar Ülkesi, Yeraltı Ülkesi, Işık Koridoru, İksirli Dere, Hayat Ağacı, yecüc ve mecücler ülkesi, ebabil, ejderha, Gölge Tozu, mağarada yedi uyuyan çocuk… Roman bu yönüyle macera dolu bir eser içerisinde Türk destanları ve mitolojisine giriş niteliğinde bir hüviyete bürünmüş.

Nuh Peygamber’den oğlu Yafes’e emenet edilen, dünyada ileride yaşanabilecek kuraklık ve dolayısıyla kıtlığa derman olabilecek Kutsal Yağmur Taşı ile roman, Türklerin atası olduğu düşünülen Yafes ve oğlu Türk’e dini veya destansı bir göndermede bulunmuş. Ayrıca ebabiller ve Fil Hadisesi ile İslam’a dair göndermeler mevcut.

Aynı zamanda Uzman Psikolog olan Misli Baydoğan Teber, günümüz çocuklarının bazılarında görülen farklı psikolojik ya da sosyal diyebileceğimiz sorunlara değinmiş. Kendisinden sadece akademik başarı beklenen, yetiştirme yurduna terk edilen, hiç ilgilenilmeyen, bedensel engelleri nedeniyle sosyal yaşamdan uzak kalan, aşırı kilo sorunu olan, başkasının eşyasını izinsiz alma alışkanlığı olan, aile baskısı nedeniyle yeteneklerini ortaya koyup geliştiremeyen, sanal dünyanın etkisinde yaşayan çocukların sorunlarının bir amacın etrafında birleşildiği zaman, doğru kimselerden danışmanlık da alarak nasıl çözülebileceğini göstermiş yazar.

Gündemden, günümüz sorunlarından uzak olmayan yazar, Komiser Cemil’in ağzından çocuk yetiştirme konusuna da değinmiş: “Bugün tüm uzmanlar evde çocukların uyması gereken kuralların olması gerektiğini, onların topluma sağlıklı olarak uyum gösterebilmeleri için önce evdeki sınırları öğrenmeleri gerektiğini avaz avaz her yerde söylüyorlar ama bazı insanlar bunun taşralı bir davranış olduğunu düşünüyorlar! Delirmemek işten değil. Çocuğun kafasını karıştırmak, ona doğruyu yanlışı öğretmemek mi Avrupalılık? Öyle mi sanıyor bu insanlar…” (Baydoğan, s.180)

Dede Korkut’un olayların akışına göre, uygun yerde orijinal Dede Korkut metinlerinden alınan atasözü niteliğindeki ifadeleri kullanması özellikle çocuk okurlara atasözlerinin mantığını kavratması açısından oldukça kıymetli: “Kalın kulan çuvgasız olmaz.” (Baydoğan, s.57) “At ayağı külük, ozan dili çevik olur.” (Baydoğan, s.78” Ayrıca bunların ilgili sayfanın altında günümüz Türkçesiyle verilmesi de isabetli bir karar.

Romanın başından sonuna Bilgesu karakterinin Türkçenin günlük yaşamda doğru kullanımı ile ilgili hassasiyeti dikkat çekiyor ve sonunda tüm arkadaşları bu konuda bir söz veriyorlar: “… ellerini üst üste koyup Issık Göl’ün kıyısında, Dede Korkut’un ve onun yanındaki hayvanlarının tanıklığında birbirlerine söz verdiler; yaşadıkları sürece dillerini koruyacak, onun çirkin kelimeler ve günlük yanlış kullanımlarla bozulmasına izin vermeyeceklerdi.”

Kitap, bütün bu unsurları ile çocukların zevkle okuyabileceği, popüler yabancı benzerlerinden geride kalmayacak nitelikte bir eser. Kapaktaki renkli çizimlere kitabın içinde de yer verilmesi çocukların zevkle okuması konusunda daha destekleyici olabilirdi. Kitabın arkasındaki “Dünya Çocuk Edebiyatı’ndaki benzerleri gibi erişkinlerin de zevkle okuyacaklarını düşündüğümüz Zaman Yolcuları, çocuklarla daha etkili iletişim kurmak ve günümüzde sık karşılaşılan aile içi bazı iletişim sorunlarına farklı gözlerle bakabilmek için erişkinlere de ışık tutacak özellikte.” cümlelerinden hareketle okur kitlesinin aynı zamanda yetişkinler olabileceğinden kitap içinde görsellere yer verilmemiş olabilir.  Yine aynı gerekçeyle anlatıcının birinci tekil kişi değil de üçüncü tekil kişi anlatıcı olarak belirlendiğini düşünebiliriz. Bu noktada romanın senaryo hâline getirilerek başarılı bir çizgi dizi ya da film olabileceğini düşünüyorum.

Kitabın ön sözü diyebileceğimiz #EnBüyükHayalim bölümündeki “…Oysa bir de genellikle ‘hayalci’ oldukları düşünülen diğer grup vardır. Yani bir hayal kurup, bunun akıl dışı olup olmadığına aldırmadan, yorulmadan, bıkmadan bu hayali gerçekleştirmenin peşine düşenler… Medeniyet çoğunlukla bu grup tarafından ilerletilmiş; diğerleri tarafından da korunmuştur.” ifadelerinden ilhamla şunları söyleyebiliriz: Psikolog-Yazar Misli Baydoğan Teber, “Zaman Yolcuları” romanıyla çağımızda dünyamızın kıymetli bir “hayalci”si olmuştur.

 

 

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu