GÖLGESİZ KALDIRIMLAR-Mehmet Özcan YASDIBAŞ
Gölgelerinden uzak, geziyor bir kadın kaldırımlarda
Rengi solmuş akasyalar gözlüyor kara kışı
Bir çocuk düşmüş bir kara kedinin peşine
Kedinin kuyruğunda kaldırım güzellerinin gölgeleri
Methiyeler düzüyor iki hecelik şiirleriyle sarhoşlar
Ve akasyalar süslüyor, güneşi yorgun şehirleri
Temiz bir yaprak gibi geçiyor günler
Günler ki her “an”ı selalarla dolu
Akşam vakti, bak bir kadın var yine kaldırımlarda
Gölgesi saklanmış şehri uyutan akasya dallarında
Bir de çocuk vardı büyüdü kara kışı severek
Bir de kedi, şehrin ayazında şiirler gözleyerek
Bir gün bir yerde, uyuşuk mayıs akşamında
Bilinmez üç şair dillerinde gebe imgelerle
Denize nazır olmasa da oturuyordu
Akasyalarla dizili sokağın bir köşesinde
Kırk yıla imza atılıyordu içilen kahvelerle
Bir kadın geçti önlerinden uzak bir hayal gibi
Gölgesi saklanmış, gerisinde sade bir kara kedi
Şairin biri;
Azrail’in boş gününde ölmeyi dilerim
Şu ahu, sevgilim olaydı, görmeyeydi gözlerim
Lakin çok uzak bir hayal gitti sevdiğim
Diğer şair;
Çocuktum ağaçtan Arap atım vardı
Büyüdüm o güzel günler mazide kaldı
Sonra yüreğimde bir boşluk
Onu da bir kadın ateşlere saldı
Ve üçüncüsü;
Dur demeliydim bir rüzgâr gibi geçti
Saçlarından şehre yıldızlar savruldu
Zaman nasıl arsız aniden asırları yuttu
Şimdi bir kadının gölgesi kaldırımlara savruldu
Uyuşuk mayıs akşamında, peçesini takıyor bir şehir
Ve o kara kedi, kuyruğunda şüpheli şiirler
Kaldırımlarda gölgeleri peşinden sürüklüyor