YEDİ GÜZEL ADAM’IN ON YILI-Halil Yiğit GÖK
YEDİ GÜZEL ADAM’IN ON YILI
Halil Yiğit GÖK
Türkiye’de diziler, kitlesel etki yaratmaya başladığı dönemlerde yoğun tartışmalara yol açtı. Sosyolojik, siyasal, psikolojik tartışmalar gündemdeki yerini aldığında, sanat açısından yapılan değerlendirmeler de ister istemez dönemin koşullarından etkilendi. Yazarların subjektif görüşleri, dünyaya bakışları yazılarına müdahil oldu.
Yedi Güzel Adam yayın süreci içinde ve sonrasında çokça tartışılan yapımlardan biriydi.
DİZİNİN KONUSU
Yedi Güzel Adam dizisi, Türk edebiyatına damgasını vuran, edebiyat araştırmalarında “Maveracılar” olarak ele alınan şair ve yazarların hayat hikâyelerini anlatan bir yapımdı. Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Adil Erdem Bayazıt gibi isimlerin içinde yer aldığı grup, Zarifoğlu’nun “Yedi Güzel Adam” isimli şiir kitabının ardından bu adla anılmaya başlanmıştı.
DİZİYE YÖNELİK ELEŞTİRİLER
Yayın hayatına başladığı günden itibaren birçok eleştiriye maruz kalan yapım başlıca iki ana konuda itham edildi.
Bunlardan ilki, Ali Haydar Haksal’ın Milli Gazete’de yazdığı karakter eleştirisiydi. Haksal, diziye adını veren şiirin 1970’li yıllarda yazılmış olmasına rağmen, o dönemde Zarifoğlu ile diyalog içerisinde olmayan yazarların diziye eklenmesine tepki gösterdi. Dizinin gerçeklerden kopuk bir yapım olarak anlaşılabileceğini belirten bu tavrına sanat çevrelerinin bir kısmı destek verdi.
Diziyi olumlu gören sanat çevreleri ise uyarlama olarak anlatılan bir öykünün içerisinde, muhafazakâr değerlerin daha uygun bir şekilde aktarılması adına, bilinçli tarihsel hatalar yapılabileceğini dile getirerek Haksal’a karşı çıktı. Burada değinilen temel argüman “Yedi Güzel Adam” dizisinin gerçeklerden beslenen bir kurmaca hikâye oluşuna çekilen dikkatti.
İkinci eleştiri ise oyuncuların ve yönetmenlerin başını çektiği bir grup tarafından yapıldı. Çeşitli isimler şairlerin, yazarların, fikir adamlarının, modern liseli dizi karakterleri gibi gösterilemeyeceğini söyledi. Yapılan eleştiri oldukça düşündürücüydü. Fikirleri, sanatsal değerleri ile ön plana çıkması gereken insanların, birer hayali kahraman gibi gözükmelerine yol açabilecek bir anlatı edebiyat sanatına zarar verebilir, daha önemlisi şairlerin hatıralarının silikleşmesine ve eserlerinin ruhundan kopmasına sebep olabilirdi.
Nitekim dizinin yayın sürecinde yazarların eserlerinin okunurluğunun artması, insanların şairleri dizeleriyle anacak birikimle donanmaları, yapılan eleştirilerin kısmi olarak gerçekleşmediğini ortaya çıkardı. Bu eleştirilerin en önemli katkısı yanlış bir algılayışın önünü keserek yapıma yön vermesiydi.
DİĞER DİZİLERDEN FARKI
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus incelenen dizilerin içerikleridir. Ülkemizde sanatla iç içe, gündelik hayatın olağan akışında yer alan yapımlar oldukça azdır. Türkiye’de diziler genellikle intikam, ihanet, silah ve çarpık ilişkiler ekseninde geliştiği için reyting kazanır.
Yedi Güzel Adam doğası gereği böyle bir yapım olamazdı. Anlatılan öykü toplum ahlakına destek veren bir çizgiyi temsil edecek ve edebiyattan bahsedecekti. Burada senaristin kimliği büyük önem taşıyordu.
Dizinin senaristi Ahmet Tezcan, pek çok gazete ve dergide yazarlık yapmış, muhafazakâr sanat çevrelerinin doğasını bilen bir insandı. Edebiyat konusunda yetkinliğini, birden fazla türde eser vererek kanıtlamıştı.
Olay akışının belirli bir doğrultuda ilerlemesi, edebiyat ve yaşama dair anlatıların sabit kalıplara sokulmaksızın her kesime hitap edecek şekilde seçilmesi diziyi kitleselleştirdi. Burada başarı hiç şüphesiz Ahmet Tezcan’a aitti.
Yedi Güzel Adam temel iddiasını izleyicilerine edebiyat kültürü vererek sundu. Attila İlhan, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Cemal Süreya, Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil başta olmak üzere onlarca edebiyatçıdan bahsederek, izleyicilerinin genel kültür seviyesini arttırdı. Edebiyata dair kulak aşinalığı oluşturdu.
ESER TERCİHLERİ
Yapım, anlattığı öykünün merkezine Türk düşünce hayatının önemli eserlerini koydu. Olay örgüsü sürerken karakterlerin ideolojik aidiyetlerinde etkisi olan düşünce adamlarının metinlerine göndermeler yapıldı. Burada dikkat çeken isimler, Necip Fazıl Kısakürek ve Hikmet Kıvılcımlı’ydı.
Genel itibariyle Nuri Pakdil üzerinden işlenen fikir sahnelerinde, Hikmet Kıvılcımlı’nın yaşamına ve düşüncesine dair bilgiler verildi. Politik olayların işlendiği sahnelerde Nihal Atsız’dan, Nurettin Topçu’ya kadar uzanan yazarların temel kitaplarına yakın çekim yapılarak, okuma tavsiyelerinde bulunuldu.
Ayrıca konular düşünce tarihi dışına çıktığında, Attila İlhan, Cemal Süreya, Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt’ın aşk şiirleri vurgulandı. Özellikle Erdem Bayazıt’ın merkezinde olduğu “Kara Lise” sahnelerinde vurgu arttırıldı. Neredeyse bu sahneler şiir okumak için yazılmış gibiydi.
Türk edebiyatının temel eserlerine yapılan atıflar oldukça değerliydi.
ŞAHSİ KANAATLER
Liberal, muhafazakâr sinema ve edebiyat eleştirmenleri bir eserin nesnel değerlendirmelere tabi tutulması için on yıllık bir zaman diliminin geçmesi gerektiğini belirtirler. Ancak Marksist edebiyat eleştirmenleri bu anlayışa itiraz eder. Eserin kalıcılığının ölçümü için yazım öncesinin ve yayım anının da değerlendirilmeye alınmasını kaçınılmaz olarak görürler.
Üç büyük düşünce akımının ortaklaştığı temel fikir ise eserlerin toplum hafızasında bıraktığı kalıcılıkla değerlendirilmesidir.
Yedi Güzel Adam bu açıdan bakıldığında on yıllık sınavını başarıyla verdi. Dizi yayınlandığı andan itibaren toplumsal bir etki yarattı. Günümüzde sosyal medya platformlarında kesitleri tekrar tekrar yayınlanarak hızlı tüketim alanlarında dahi insanların karşısına çıktı. Kendine ait bir hayran kitlesi oluşturdu.
Ayrıca TRT 1 dışında, TRT Türk, TRT Avaz, TRT Kürdi kanallarında, tekrarları ekrana getirildi. Yerel dillere ve Türki coğrafyaların lehçelerine uyarlanarak yayınlanmayı sürdürdü.
Bir diğer önemli husus ise “Yedi Güzel Adam” ülkemizin kültür hayatına katkıda bulundu. Kahramanmaraş’ta çekimi yapılan dizide “Kara Lise” olarak kullanılan bina, “Yedi Güzel Adam Müzesi” adını alarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yeniden inşa edildi. Maraşlı şairlerin hatıralarının kendi kentlerinde yaşatılmasına vesile oldu. Türkiye’deki en büyük edebiyat müzelerinden biri yapımın meydana getirdiği etkiyle kuruldu.
Tüm bu gerçeklere bakarak, açıkça söylemek gerekir ki yayınlandığı günden itibaren farklı mecralarda yerini alan bir yapıma başarısız demek haksızlık olacaktır.
Edebiyat sevgisini aşılayan, toplumun önüne sanatla barışık bir gençlik modeli koyan, Türk düşünce hayatının ve edebiyatının önde gelen isimlerinin yaşantılarını örnek olarak gösteren bir yapım kıymetlidir.
Yedi Güzel Adam hiç şüphesiz hem yayınlandığı dönemde hem de bitiminin ardından, hemen her gün konuları tartışılan dizilerin arasında, edebiyatın ve yaşanmışlıkların gücüyle bir çiçek gibi açtı.
Toplumun hafızasında yer eden bir dizi olmasıyla unutulmazlar arasına girdi ve izleyicilerinin hayatında etki bırakmayı başardı.
NOT: METİNİ DESTEKLEYİCİ BAZI GÖRSELLER EKLENMİŞTİR.
EK-1: DİZİNİN AFİŞİ
EK-2: DİZİNİN ÇEKİMLERİNDE “KARA LİSE” OLARAK KULLANILAN BİNADIR. GÜNÜMÜZDE YEDİ GÜZEL ADAM EDEBİYAT MÜZESİ OLARAK DEĞERLENDİRİLMEKTEDİR.
EK-3: YEDİ GÜZEL ADAM’IN LİSE YILLARININ CANLANDIRILDIĞI AFİŞ
EK-4: CAHİT ZARİFOĞLU’NUN DİZİYE İSMİNİ VEREN ŞİİR KİTABININ İLK BASKISI